24 Nisan 2012 Salı

Üç Kuruş Tasarrufu Olan Ne Yapacağını Bilemiyor



Üç Kuruş Tasarrufu Olan Ne Yapacağını Bilemiyor



* Üç kuruş tasarrufum var. Ne yapayım?
* Dedemden kalan arsa satıldı. 100 bin lira para oldu. Altın mı, dolar mı alayım?
* Yastık altında 2 bin dolarım var. Bozdurayım mı?
* Banka faiz vermiyor. Parayı çekip ev mi alayım?
* Mevduat mı, altın mı, dolar mı yoksa borsa mı? Hangisi iyi?

Üç kuruş tasarrufu olan, bu işten anladığını sandığı kimselere bunları soruyor? Bu işten anlayan kaldı mı bilinmez ama soru yöneltilenler ağızlarında lafı dolandırarak, anlaşılmaz cevaplar veriyor:

- En iyisi bir sepet yapın. Biraz ondan, biraz bundan. Yarısı mevduat, diğer yarısı altın ve dolar olsun.
- En iyisi bankadaki görevliye sorun.
- Yok yok… Borsadan anlayana danışarak hisse senedi alın. Saklayın.
- Altın ucuzladı ama… Gene de en iyisi altın.

Üç kuruş da olsa Türk insanı için tasarrufu çok önemlidir.

- Sanayileşmiş ülkelerde insanlarda ‘yarın endişesi’ yoktur. Hastalandığında bakılır. İşsiz kaldığında işsizlik maaşı alır. Emekliliğinde sokakta kalmaz. Aç kalmaz.
- Bizim insanımızda devamlı ‘yarın’ endişesi vardır. Yarın belirsizdir. O nedenle bir yanda üç beş kuruş ‘ölüm – kalım’ parası olmalıdır.
- Kadınlarımızın altın bilezikleri ve altın takıları bu tür güvence arayışına dönük tasarruflardır. Kocaları işsiz kalınca, çocuklarına okul parası gerekince, eve buzdolabı alacakları zaman bozdururlar.
- Ninelerimiz sandıklarında ‘ne olur ne olmaz’ diyerek 3 – 5 altın saklar.

Bankalar faiz vermez oldu

Bankalar ‘kumbara’ dağıtarak, ‘tasarrufu teşvik ikramiyesi’ dağıtarak halkı tasarrufa alıştırdı, tasarrufların bankalara mevduat olarak yönelmesini sağladı.

Faiz oranlarının yüksek olduğu dönemde halk bankalarda mevduat hesaplarındaki tasarruflarını artırdı. Çünkü faiz geliri ek bir gelir oluyordu.

Şimdilerde bankaların mevduata ödedikleri faiz ‘enflasyonun ana parayı aşındırmasını’ önleyemiyor. Faiz, ‘sıfır faiz’in de altına düştü.

Banka faizi çok önemli. Çünkü halkımızın tasarruflarının çoğu bankalarda mevduat hesabında. Mevduat hesabındaki tasarrufların faizi sıfırlanınca halk (bankalardan parasını henüz çekmiyor ama) bankalardaki mevduat hesaplarına para yatırmıyor.

Yurtiçindeki yerleşiklerin toplam tasarruflarının dağılımı şöyle:

- Bankalardaki TL mevduat hesaplarında 416 milyar TL var. 2011 Mart ayından 2012 Mart ayına mevduat hesaplarındaki para (faiz eklemesi dahil) sadece yüzde 5.5 oranında arttı.
- Devlet İç Borçlanma Senetlerinde (bonoda – tahvilde) 68 milyar birikim var. Bir yıllık artış yüzde 7.4 oranında.
- Borsada (hisse senedinde) 62 milyar TL var. Yıllık birikim artışı yüzde 3.3 oranında.
- Bireysel emeklilik fonlarında 16 milyar TL var.
- Bu yatırım araçlarına yönelen TL tasarruflar bir yılda sadece yüzde 4.4 oranında arttı.
- Bankalardaki döviz mevduat hesaplarında 2011 Mart ayında 99 milyar dolar vardı, bu mart ayında da toplam birikim rakamı değişmedi.

Mevduattaki, bonodaki, borsadaki para artmıyor

Mevduattaki, borsadaki, bonodaki para artmıyor. Bu durumda şu sorulara cevap aranması gerekir:
- Acaba halkımız geliri düştüğü için tasarruf yapamaz mı oldu?
- Acaba halkımız tasarrufa ayıracağı para ile gereksiz tüketim harcaması mı yapıyor?
- Acaba halkımız faiz, reel (enflasyondan arındırılmış) faiz oranlarının sıfırın altına düşmesi nedeniyle bankalardan uzaklaştı mı?
- Acaba halkımız tüm tasarruflarını gayrimenkule mi yöneltti?
Döviz ve altına eskisi kadar ilgi olmadığı görülüyor. Altın fiyatları yükselirken bir ara ilgi vardı. Ama 1 gr altın 106 TL iken 95 TL’lerde dolanmaya başlayınca, altına ilgi duyanlar korktu.
Döviz fiyatındaki oynaklık dövize ilgiyi soğuttu. Eğer döviz alan var ise, yastık altında tutuyor demektir. Çünkü bankalardaki döviz mevduatı hesaplarında artış yok.

Konutta balon oluşuyor

Gelelim ‘zurnanın fırt sesi veren deliği’ne… Düşük faiz konut piyasasını patlattı. Şişirdi. Konutta balona yol açtı. Halkımız diyor ki, “100 bin dolara konut alırım. Yıllık 5 bin dolar kira getirse, bankaların TL’sına ve dövize verdiği faizden fazla getiri demektir. Üstelik gayrimenkulün değeri artar…”

İşte bu yaklaşım önce talebi patlattı, sonra konut sektöründe balona yol açtı. (Biz bu filmi ABD’de konut balonu oluşurken de gördük.)

İyi de… Halk ne yapacak?

Bu uzun yazıyı okuyanlar, “Sen de ağzında geveleyip durdun… Ne söyleyecek isen açık açık söyle” diyecekler. İyi de, “Üç kuruş parası olana, kim akıl verebilir ki?” (1) Bu işin riski – vebali var. (2) Burası Türkiye A’bicim… Yarın ne olacağı belli değil. O nedenle ‘en garantili klasik cevap’ şudur:

- Getirisi az da olsa, banka mevduatı iyidir. Para güvencededir. İstenildiğinde çekme imkanı vardır.
- Küçük tasarrufçunun borsada doğru yatırım yapması güçtür. Küçük yatırımcıdan borsa ile ilgilenenlerin bankaların yatırım fonlarından yararlanmaları doğru olur.
- Altın, döviz getirisi olmayan, fiyatı oynak riski yatırım alanlarıdır. Küçük yatırımcı gönlü çekiyor ise birikiminin bir bölümünü (tamamını değil) dövize, altına bağlayabilir.
- Gayrimenkul yatırımı gayrimenkulün yerine, özelliğine göre kimine kazandırır, kimine kaybettirir.
Son zamanlarda fiyatlarda balon oluştu. Stok oluştu. Yatırım yapacakların dikkatli olması gerekir. Arsa ve tarla yatırımı uzun dönemde önemli ölçüde değer artışı sağlayabilir.


Güngör URAS
Milliyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder