31 Mayıs 2012 Perşembe

Altın neden düşüyor, neden yükselecek?


Altın niye düşüyor, niye yükselecek?

Bugünlerde altın konusunda teknik analizcilerin yorumları moda oldu. Onlar dünya çapında, trader’ları, trader’lar da onları yönlendiriyor.

Finans piyasalarına yön veren bu iki grup insanın altın ile ilgili öngörüleri ilk bakışta altının günlük, hatta haftalık dalgalanmalarını belirliyor.

Fakat bunlar belki de finans dünyasının en çok yanılan iki grubudur aynı zamanda... Değerlerini inkar etmek zor; hepsi bilgili kişiler ancak günlük gelişmelere fazlaca duyarlı, buna karşılık fiyatın altındaki gerçek arz ve talep güçlerine yeterince duyarlı olmayan bir yaklaşımları var.

Bir kaç aydır bu kesimler çoğunlukla altının düşüşü yönünde görüş bildiriyor. Ve evet altın da eski büyük çıkışını sürdüremiyor. 1900 dolarlık seviyelerden yuvarlandığı 1500’lü seviyelerde bile rahat bir zemin bulamıyor kendine. Örneğin dün de yeni bir düşüş yaşadı. 1550’de bile tutunmakta zorluk çekiyor.

Peki olan biten ne? Trader’lar haklı mı? Altın 1500 doların da aşağısına mı inecek?

Tarihi perspektiften bakacak olursak. Altının tarihi maksimumu 1980’lerin başında yaşandı. O zamanki ons/$ fiyatını verip kafa karıştırmaya gerek yok. Doların değer kaybını hesaba kattığınızda bugünkü dolar fiyatıyla o değer 2300 $  civarına denk geliyordu. Yani böyle bakılırsa altının yükselebileceği daha epey bir yer var. Altının lehine konuşan bir çok ünlü spekülatörün hareket noktası da burası.

Diğer yandan 1980’ler başında bu rakamlara yükselmiş altının hemen sonrasında 300 dolarlara kadar yıllarca düştüğünü de biliyoruz. Altın konusunda kötümser olanlar da böyle bir senaryoyu gözden uzak tutmuyor. Fakat günümüz trader’ları ve onlarla ilişkili teknikçilerin kafası böyle de çalışmıyor. Onlar basitçe altın fiyatını bir başka yatırım aracına çıpalıyorlar. Traderlar gibi günlük alım satımlarla uğraşan gruplar için bu takip edilmesi kolay bir yol.

Bundan bir kaç ay önce trader dünyası altını bakır, alüminyum, petrol gibi emtiaya çıpalamıştı. Mantık şuydu. Altın bir emtiadır. Küresel durgunluk tehdidi nedeniyle bu emtialara talep azaldığına ve fiyatları düştüğüne göre altının da fiyatı düşmeli. Gerçekten bir süre traderların dediği oldu. Ancak sonra altın kendini petrol gibi emtiadan ayırdı. Emtia düşerken altın yükselmeye başladı. Ne olmuştu?

Bugünlerde trader’lar altını yeni bir ilişkiye çıpaladılar. Daha doğrusu eskiden de çıpaladıkları bu ilişkiyi emtia çıpasının önüne geçirdiler. Bu Euro çıpası. Şimdiki mantık şu: Altın yıllar içinde daima  ABD Doları’na karşı, ters yönde hareket eder. (Ve bu doğrudur.) Böylece altın (tanımı icabı) aynı şekilde hareket eden Euro/Dolar paritesi ile aynı doğrultuda davranır. (Ki geçmişte bu da doğruydu!) Demek ki şimdi de altın ve gümüş fiyatları Euro paralelinde davranacak! Euro, Avrupa krizi nedeniyle Dolar karşısında değer yitirdiğine ve muhtemelen yitirmeye daha bir süre devam da edeceğine göre, demek ki altın da düşmeye devam edecektir.

İşte yanlış olan mantık da budur!
Altın ne emtiadır tek başına, ne Euro gibi bir paradır. Altın hem emtia, hem para alternatifidir. Altın fiyatlarını yaratan arz ve talep ilişkilerinde kısa dönemde talep başat olduğuna göre büyük altın ithalatçısı Çin, Hindistan gibi ülkelerin talebi; dünya merkez bankalarının altın alım ve satımları büyük ölçüde belirler. Dünya sanayi üretiminin artış ve azalması biraz daha orta vadeli olarak altın fiyatını aşağı veya yukarı çeker.  Sanayi talebini bir yana bırakın. Diğerlerinin talebi kendi ülkelerinin para değerleri ödemeler dengesi durumlarıyla ilişkili olduğu gibi, genel olarak kağıt paraya olan güven ile de ilgilidir.


Altın, her zaman Dolara karşı Euro ile birlikte hareket eder ifadesi bir ‘trader’ efsanesidir! ABD’de ciddi bir canlanma olmadıkça bunun uzun dönemde doğru çıkması da zordur! Altın aşırı şekilde ve merkez bankalarının pozisyonları sayesinde hızla 1900’lere yükseldi. Küresel yavaşlama fakat akut krizin geride kaldığı algısı ve kar satışlarıyla şimdiki seviyelere geriledi. Dünyada iki büyük altın talep eden ülkelerden Çin ve Hindistan’ın kendi sorunları nedeniyle de zayıf bir seyir izliyor.
Şimdi trader’lar önemli adamlardır. Onların ortak algısı, tümüyle yanlış bir algı olsa bile bir süre altını olumsuz etkilemeye devam edebilir. Ancak piyasalarda yanlış bir algının çok uzun süre devam ettiği çok nadiren görülür. Altının Euro ile birlikte düşmesi gerektiği yanlış bir algıdır. Tersine Euro’yu düşüren Avrupa’da krizin yeniden horlamış olması gerçeği tam tersine altına yeniden yönelmeyi düşündürtecek bir gelişmedir.
                                                                                                                          ***
Altın’ın Kaderini Bu Rezervler Belirliyor
Altın fiyatlarını belirleyen şey ülkelerin altın rezervleri. Bu rezervlere dikkat!
Dünya merkez bankası rezervlerinin % 63’ü ABD Doları cinsinden tutuluyor. ABD Dolarının  kriz nedeniyle sağlam bir para olarak algılanmayışı Başta Çin ve Hindistan, sonra da Avrupa merkez bankalarının, hatta vatandaşlarının altına yönelmesine neden olmuştu. Altının yükselişinin nedeni buydu. Hemen ardından menkul kıymetlere yatan küresel likiditenin güvene kaçış ile Dolar nomine tahvillere yönelmesi, kriz sonrası ABD’nin bir süre sonra, beklendiğinden daha sağlam kalması, altına olan talebi yavaşlattı. Fakat hâlâ gelişmiş ülkelerde bile muazzam bir altın rezervi tutuluyor. İşte Mayıs 2012 itibarı ile ülkeler ve tuttukları altın rezervi. Bu tablo altının hem kuvvetini, hem de zayıflığını gösteriyor. Gelişmiş ülkeler rezervlerinin hızlı bir fiyat düşüşüyle bir anda erimesini göze alamaz. Bu nedenle altın fiyatını koruyan ve bir süredir sallantıda olan Washington Anlaşmasına sadık kalabilirler. (Bu anlaşma merkez bankalarının altın satışlarını sınırlandırıyor) Öte yandan altını uzun dönemli bir düşüşe de iki ayrı senaryo sokabilir. Avrupa krizinin çok daha ölümcül hale gelmesi bazı merkez bankalarını altın satışına zorlayabilir. Veya tam tersi yönde küresel bir iyileşme artık altın gibi (savaş ve kriz zamanı) güvenli liman aracına talebi düşürür ve daha normal yatırım araçlarına yönlenme başlar. Fakat krizin sürmeye devam ettiği, hızlı bir küresel canlanmanın özellikle ABD için henüz ufukta görünmediği bir dönemde altından kolayca vazgeçilemez. Hele de merkez bankaları dünyadaki aşırı karşılıksız likidite nedeniyle,  bu likidite 1980’lerin başındaki sıkı para politikası benzeri bir trendle piyasadan çekilmeye başlanmadan, rezervlerindeki altın oranını örneğin 1980’ler başındaki gibi hızla düşürmezler. Düşürmezlerse de altın fiyatında bir tepe aşağı çakılma da zor olur.

Dünyanın Resmi altın Pozisyonları Mayıs 2012

ÜLKE          TON      REZERVLERİNİN  %’si
ABD           8,133.5       75.9%
Almanya    3,396.3       72.8%
Italya        2,451.8        72.6%
Fransa      2,435.4        72.6%  
İsviçre      1,040.1        17.5%
Hollanda     612.5        60.9%
E.C.B.          502.1        33.85%
Portekiz     382.5          90.9%
İspanya      281.6         31.3%
Avusturya  280.0         56.6%
Yunanistan111.7          82.2
                                                                                       
Altın Fiyatında son söz Çinli ve Hintlide
Altın fiyatlarını yukarıda tutan önemli talep Çin’den ve Hint’ten geliyordu. Peki ne oldu?
Altın fiyatları Ağustos 2011’den bu yana keskin bir düşüş yaşadı. Bunun bir sebebi kar satışları ve krizin hafiflediği, canlanmanın başladığı algısıydı. Peki başka bir nedeni var mıydı? Bir başka haberimizde gösterdiğimiz gibi bir sebebi traderlar’ın  altın ve gümüşü emtia ve Euro ile  beraber alıp satmasıydı. Trader’ların bu algısı hatalı da olsa fiyatı etkiledi.
Fakat bir başka etki dünyada ekonomik canlanmanın hız kesmesiydi ki bu da endüstriyel altın talebini düşürdü. Zaten trader’lar da altını emtialarla bu nedenle eşleştiriyordu.
Fakat hesaba katılması gereken bir etken de dünyanın en büyük altın ithalatçıları olan Hintliler ve Çinliler’dir.
Çin altın talep etmeye eskisi kadar olmasa da devam ediyor. Hindistan’da ise olumsuz gelişmeler yaşandı. Öncelikle Hindistan para birimi olan Rupi’de yaşanan olumsuzluklar Hintlilerin altın talebini yavaşlattı. Daha önemlisi Hintlilerin altın talebinin önemli bölümü mücevherat amaçlı. Ve  Hint hükümeti  altın  alımı üzerine bir  ithalat vergisi koymuştu. Bunun getirdiği tepkiyle kuyumcular günlerce  kepenklerini kapattılar; adeta greve gittiler. Hint hükümeti  bu ay geri adım attı ama  Hint halkının kafası da karıştı bir kere...
Dünya altın konseyinin verdiği istatistiklere göre bu yılın ilk çeyreğinde Çin’in altın talebi %10 artmasına rağmen yukarıda saydığımız nedenlerle Hindistan7ın talebi aynı dönemde % 29 düşünce bu durum dünya altın talebini dolayısıyla fiyatlarını da aşağı çekti.
Fakat şimdi Hindistan’da düğün mevsimi başladı ve altın talebinin yeniden hız kazanması bekleniyor. Çin’de hafif bir durgunluk görünmesine rağmen altın talebinin düşeceğine dair bir belirti yok. Batı dünyasında  çok özel şeyler yaşanmazsa bu iki dev ülkenin talebi altını yeniden destekleyebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder