29 Haziran 2012 Cuma

Altın Çıkması hayal ! Diyenlerin gerekçesi

Değerli Arkadaşlar !

Altın çıkışını ya da rallisini diyelim boş bir hayal olarak görenler aşağıda ki yazıda ki özeti ve beklentileri kendilerine rehber olarak alıyorlar..

Öncelikle, altın fiyatlarının geçtiğimiz Eylül ayında 1.920,30 dolara taşınmasını sağlayan Avrupa borç krizi ve Amerika’daki parasal gevşeme benzeri bir likidite bolluğu gerekmekte.

İkinci olarak, Asya’daki merkez bankalarının fiziksel altın talebi öyle bir boyuta ulaşmalı ki, külçe piyasası, menkul altın piyasasındaki kazançları destekler hale gelmeli.

İlk faktörü düşünecek olursak, Avrupa ve Amerika’daki ekonomik görünümün son haftalarda daha da kötüleştiğini söylemek pek de mümkün olmayacaktır. Acaba görünüm, önümüzdeki haftalarda fiyatların roketlemesini sağlayacak kadar kötüleşebilir mi?

Avrupa Krizi’nin patlak verdiği 2008 senesinden bu yana Kıta’nın konuyla ilgili başlıca senaryosu, ‘durumu idare etme’ yönünde oldu. Bunu anlamı, Avrupalı mali yöneticilerin sorunu kökünden çözmek için değil, sadece krizin daha da kötüleşmesini önleyecek adımlar atmakla yetinmesi.

Yakın zamanlı Yunanistan seçimleri, bu ‘idare et’ politikasının çok iyi bir göstergesi. Yunanlı seçmenlerin eurodan çıkış yolunda ilerlemesi, ardından son anda felaketten dönmesi ve belli başlı konulara bulaşmamayı tercih etmesi, bu yönteme iyi bir örnek oluşturuyor.

Bu noktada belirtilmesi gereken önemli bir konu, Yunanistan hakkındaki endişelerin ve euro kullanan ülkelerin dağılması ihtimalinin bile altını aslında fazla yükseğe taşıyamamış olması. Son iki aydır fiyatlar 1.600 doların 50 dolar aşağısında veya üstünde seyrediyor.

Bu ortamda ABD doları, altından çok daha iyi bir ‘güvenli liman’ olarak öne çıktı. Altın boğaları, Fed’in yeni bir parasal gevşeme uygulamasına başlamasıyla doların değer kaybedeceğini düşünüyor. Bu mantık yanlış sayılmaz, fakat şu ana kadar Bernanke bu yönde bir hamle yapmadığı gibi her konuşmasında parasal gevşemeden ‘son çare’ olarak bahsetti.

Geriye kalan tek doğru dürüst ümit Asya ülkelerinin ve merkez bankalarının fiziksel altın talebi. Gerçekten de, Çin’in son aylarda ciddi alımlar gerçekleştirdiğini biliyoruz. Çin Halk Cumhuriyeti normalde yaptığı altın alım ve satımlarını raporlamadığı için satın alınan miktar net olarak bilinmemekte. Fakat Hong Kong’dan anakaraya yapılan sevkiyatlar, Nisan ayında Mart’a göre %67 artış gösterdi. Hong Kong, ithal altının Çin’e girmeden önceki son uğrak noktası ve bu sayede Asya Devi’nin ne kadar alım yaptığı konusunda kesin olmasa da bir fikir edinebiliyoruz. Anakaraya yapılan altın sevkiyatı, 2012’nin ilk dört ayında ciddi artışlar göstermekte, fakat yine de geçen sene Eylül ayı civarındaki döneme göre düşük.

Buna rağmen, Çin’in artan altın iştahının Hindistan’daki talep düşüklüğünü kapaması oldukça zor bir ihtimal gibi görünüyor. Dünya Altın Konseyi, 2012’de Çin’in altın tüketimi konusunda Hindistan’ı geride bırakarak dünya liderliğini ele geçireceğini umuyor. Senenin ilk yarısında rupi kurundaki devalüasyondan ötürü büyük darbe alan altın sektörü, sonrasında gelen gümrük vergileriyle iyice zor duruma düştü. Hükumet vergiler konusunda sonradan geri adım atsa da, ülkedeki talebin önceki senelerdeki kadar canlı olmadığı da bir gerçek.

Bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda, geriye altın fiyatlarını destekleyecek sadece merkez bankası alımları kalıyor. 2011’de bir önceki seneye göre 6 misli artış gösteren alımların bir daha bu rekoru tekrarlaması pek olası görünmemekte.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder